Metal Ölmüş Mü Görün Bakalım!
Gruptaki çözülmeler yüzünden Iron Maiden'ın tarihin karanlığına gömüleceğini düşünenler arasında ben de vardım. Şimdi tam kadro biraradasınız ve bu Maiden tarihinin en güçlü kadrosu olarak nitelendiriliyor. Neler hissediyorsunuz?
-Adrian uzaktaydı, Bruce uzaktaydı. Ama kötü zamanlar geçti diye düşünüyorum. Şimdi hepimiz bir aradayız ve gerçekten istekliyiz. Üstelik eskisinden daha geniş davranabiliyoruz, herkes Maiden'dan uzak olduğu günlerde daha önce yapmayı isteyip de yapamadığı şeyleri gerçekleştirdi ve rahatlama, yaptığımız albüme yansıdı. Bence bu albüm Iron Maiden hayranı olmayan insanları da bir hayli şaşırtacak ve kendisine çekecek, çünkü müzikal anlamda gerçekten de birtakım kalıpları yıktık.
Uzun yıllar birlikte müzik yapmış insanların kişisel çekişmeler yüzünden kopup gitmesi rock müzikte sıkça rastlanan bir durum. Iron Maiden'ın tarihinde de böyle bir süreç yaşandı. Aslında tam olarak Steve ve Bruce arasındaki gerginliklerden bahsediyorum. Böyle birşeyin yeniden yaşanma ihtimali sizi ve değerlerini korkutmuyor mu?
-Her şey geçmişte kaldı. Bütün grup üyeleri koskoca adamlar, sonuçta demo yapmak için biraraya gelmiş küçük çocuklar değiliz. Bütün kırgınlıklar, kızgınlıklar geride kaldı. Iron Maiden tarihinde böyle birşeyin bir kez daha yaşanacağını sanmıyorum. Ama şunu da söylemem gerekir ki grup içinde yaşanılan ve sadece bizi ilgilendirmesi gereken şeyler yabancılar tarafından dışarıya sızdırıldı ve pekçok abartılı yorum yapıldı. Oysa durum hiç de öyle kötü değildi, burada kimse bir diğeriyle birbirine girmedi.
Maiden Blaze Bayley dönemine bakışınız nasıl?
-Blaze harika bir insandı ve son derece işbirlikçiydi. Ama kişilik özellikleri bir yana, Blaze ondan beklediklerimizi veremedi diyebilirim. Müzik konusunda değişkendi, yani yeteneklerini bir konserde sonuna kadar kullanıyorsa ertesi gün başka bir sahnede feci şekilde eksik kalabiliyordu. Blaze ile çalıştığımız dönemde insanların çok üstümüze geldiklerini ve onunla yaptığımız albümlere yeterince tolerans tanımadıklarını düşünüyorum. Iron Maiden'ın çöküşünü görmek için çok istekli olan insanlar vardı.
Bruce, Maiden'a para kazanmak ve kazandırmak için mi döndü
-Hayır, ilgisi yok. Biz hepimiz gayet zengin adamlarız. Back catalogue satışları tüm dünyada en yüksek olan grubuz, bunu biliyor olmalısın.
Maiden fan'ları için gerçek bir Iron Maiden albümü yaptığınıza inanıyor musunuz?
-Albümde harika şarkılar var, bundan emin olabilirsin. Gerçek bir Iron Maiden albümü çünkü gerçek Maiden'lar yeniden birarada. Geçmiş albümlere oranla daha progresif bunu eklemem lazım. Bruce ve Adrian'ın gruba dönmesiyle birlikte beklentiler yükselmişti ve "Brave New World" bu beklentileri tamamen karşılayacak. Çok güçlüyüz. Her zamankinden daha iyiyiz. Geleceğe bakıyoruz.
Her grup yaptığı son albümün en iyisi olduğunu söyler. Sanırım siz de böyle bir görüşe sahipsiniz?
-Gerçekten de çok özel bir dönem yaşıyoruz ve yapabileceğimizin en iyisini yaptık. Ama ben her zaman için bir albümü piyasaya çıktıktan iki üç yıl sonra değerlendirmekten yanayım. Gurur duyduğum bir albüm, gruptaki herkes bu albümle gurur duyuyor ama diğerleriyle kıyaslayıp bir yerlere koymak için henüz erken.
Niçin farklı bir stüdyoda farklı bir prodüktör ile çalışmayı tercih ettiniz?
-Biz her işimize karışılmaktansa olumlu yönlerimizi yakalayıp onlar üstünde çalışacak bir prodüktör istiyorduk. Başlangıçta Martin Brich ismi aklımıza geldi ama o çalışmayı bırakmıştı. Kevin Shirley de Martin gibi şarkıların yazılmasına karışmayacaktı. Daha önce Jimmy Page, Aerosmith, Black Crowes, Dream Theater ve Silver Chair ile çalışmıştı. Deneyim ve becerisinden kuşkumuz yoktu yani. Stüdyoda bize katıldığı ilk andan itibaren de müthiş katkıları oldu.
Ne gibi katkılar? Onunla çalışmanızda ne gibi değişik sonuçlar aldınız?
-Yeni bir şey değil ama bizim açımızdan yeni bir yöntem olarak bize üç gitarın aynı anda kaydedilmesini önerdi. Bize daha önceleri tersi yöntemle çalışıyorduk. Stüdyoda üç gitar biraraya gelince gerçekten de harika bir sound çıktı ortaya. Çünkü kayıt sırasında ortada yalnız değilsin, daha canlı bir duygu. Böylece gerçekten de güçlü bir sound yakaladık. Genel olarak Kevin'in albüme katkısı canlı kayıt atmosferini büyük beceriyle kullanmış olmasıdır diyebilirim. Pekçok prodüktör ile hep aynı riski yaşarsın, kayıtlar suni gelir kulağa. Kevin ile bu handikapı ortadan kaldırabiliyorsun.
Son iki Iron Maiden albümü hakkında prodüksiyon açısından da olumsuz eleştiriler yapıldı. Bu albümünüzde çok büyük prodüksiyon hataları olduğu söyleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
-İnsanların çok da düşünceli davrandıklarını sanmıyorum. Bahsettiğin o iki albüm iki üç yıl öncesinin ürünleridir ve o dönemin şartlarıyla değerlendirmek lazım. Her ikisi de farklı prodüksiyonlar; "Brave New World"de farklı bir prodüksiyon. Biz elimizdeki bütün imkanları kullanarak her seferinde değişik etkiler yaratmaya çalışıyoruz. Ama insanların özellikle müzik medyasındaki insanların buna tolerans gösterdiğine inanmıyorum.
"Brave New World" son derece kollektif bir albüm olarak görünüyor. Şarkı sözlerinde mesela, bütün grup elemanlarının imzası var?
-Evet, genel olarak Bruce ve Steve şarkı sözleri konusunda en çalışkan olanlarımızdı. Yine de herkes elinden geleni ardına koymadı. Iron Maiden pekçok grubun sahip olmadığı bir görüş açıklığına sahiptir. Grup içinde sahip olduğumuz açıklık politikası sayesinde herkes kendi fikrini söyleyebiliyor, kendisinden pekçok şey katabiliyor şarkıya.
Albüm bütünsel anlamda bir lirik temaya sahip mi? Şarkı sözlerini yazarken nelerden esinlendiniz?
-Genel olarak izlediğimiz filmler, okuduğumuz kitaplar, yaşadığımız ya da sizin yaşadığınız olaylar. Konseptüel bir albüm değil. Yani şarkı isimleri falan bir konsepte bağlanmıyor.
Yeni jenerasyon metal grupları ve şu Korn jenerasyonu hakkında neler düşünüyorsunuz?
-Herkes metal müziğin öldüğünü söylüyor ama tüm bunlar umrumuzda değil. Öyle dönemler gördük ki, hep yeni birileri çıkıp yarışı devam ettirecek biliyorum. Madison Square'de on binlerce insanın karşısında sahne aldığınızda bu müziğin asla bitmeyeceğini daha bir kavrıyorsunuz zaten. Korn ve onu izleyen gruplarla aramın çok da iyi olduğunu söyleyemem. Ben ölümsüz melodiyi arıyorum, organik ritmlerden haz etmem. Ian Gillian, Robert Plant ne yaptıysa o melodik, gücü bana aynı şiddette hissettiren grupları seviyorum. Korn ve diğer "büyük" gruplarla bir derdim yok ama bana soracak olursan Soundgarden hepsinden çok daha üstün. Chirs Cornell'in solosunu da çok beğendim. Pearl Jam ve Radiohead harika, Aerosmith hep harikaydı.
Türkiye bu yılın turne programında görünmüyor. Sanırım, deprem söylentileri...
-Büyük bir deprem felaketi yaşadığınızı biliyorum ama açıkçası turne kapsamında yer almamanızın sebebi bu mu onu ben bilemem çünkü inan bana işlerin içinde değilim. Herşeyi menajerler ayarlıyor.
Türkiye hakkında çok olumlu izlenimleriniz olduğundan eminim. Ya da en azından bana öyle diyeceksiniz:)))) Peki Galatasaray-Leeds United maçı öncesinde yaşanan berbat olaylardan haberdar mısınız?
-Offf, evet. Üzücü, çok üzücü. Burada bütün gazeteler, bütün telvizyon kanalları bundan bahsediyor.
Ben sizden bu konuda etkili bir mesaj bekliyorum. Çünkü sadece büyük bir heavy metal grubu değil aynı zamanda aktif futbol fanatiklerisiniz.
-Bu bir oyun, sadece bir oyun. Futbol insanları biraraya getirir, diyalektik yeteneğinizin artmasını sağlar, pozitif olmak zorundasınız, başka yolu yok. Konser için İstanbul'da bulunduğumuz sürede Türklerin mükemmel insanlar olduklarını görmüştük. Ama milyonlarca kişi içinde bela çıkaran iki üç kişinin bulunması da çok doğal. Berbat birşey, umarım böyle olaylar tekrarlanmaz. Orada tam olarak ne olduğu konusunda bir fikrim yok. Böyle üzücü şeylerin yaşanmaması için herkesin futbolu doğru algılaması lazım diye düşünüyorum. Söylediğim gibi bu sadece bir oyun.
04 Eylül 2002
Çarş. Mart 26, 2008 3:09 pm